24 Aralık 2010 Cuma


Sen seni unuttuğumu sevmediğimi düşünmüyorsun tuz tanem, değil mi? Zaman kavramını unuttum, biliyor musun? her sabah görmesem de güneşin doğuşunu denizi, her an kalkıp gelecekmişsin gibi seni bekledim sabah yürüyüşlerim de...Umudu yüreğimde saklayabilmem ne güzel. Gülümsüyorum, biliyorum ki geleceksin bir sabah …

 Sabah ilk ışıkları gözükmeden balkonumuz dayım, yine. Güneş inanılmaz kavuniçi renkle doğup on dakika içinde sarı bir ışık kümesine dönüşüyor. Oysa ki çocukluğumuzdan beri ’’Güneşin rengi nedir’’diye, bize sorduklarında hemen sarı derdik.Bugün nedense iki rengini de göremedim. Gri bulutların arkasından pili bitmek üzere olan fenerden, süzülen bir ışık demeti gibi, güneş…

 Bana aldığın yelek beni sarmışsın gibi sırtım da. Sabahın serinliğinde o yüzden üşümüyorum.Bak, balkonumuz da ki kokulu karanfil, hani birlikte diktiğimiz,ilk tomurcuklarını açtı.…

Şimdi İzmir deyim evimizden çıktım çok erken daha hava karanlık sabahçı kahveleri bile açmadı gecenin son ayazı vuruyor yüzüme arabanın camından  kordona varmak üzereyim.

Gözlerimi yoldan çevirdiğimde birlikte yürüdüğümüz kordon da denize bakıyorum. Saatlerce oturduğumuz, güneşin kıpkızıl derin, koyu mavilerde yok oluşunu seyrettiğimiz, akşam yakamozlarının bize ışık oyunları sunduğu, ayın gülümsediği hissedip,gözlerimizin birbirinde kaybolduğu kordan da deniz kenarının Yeni konukları var, oturduğum bank ta uzun süredir.Bir çift kumru.Saatlerce çalı çırpıyı taşıdılar, yukarı kısımda çakılı demir çubukların üstüne.Baktım, ne taşısalar düşüyor. Eskiden kullandığımız fileler vardı ya pazarla da hani parçalanmış olarak ondan buldum uçtukları bir anda onu demirlerin üzerine gerdim.Taşıdıkları artık düşmüyor. Sessizce anlaşıyoruz. Dişi kumru kuluçkada, hiç kımıldamıyor.Erkek kumru ise geceleri geliyor, herhalde ama geldi keşke görsen tuz tanem sokuluyor hayat arkadaşına.Gülümsüyorum onların mutluluğuna, gözümden akan iki damla gözyaşımla…

 Nerdesin, yine gün kararmaya başladı.Yoldan gelenlerin arasında seni görmeye çalışıyorum. Ayağa kalkıyorum. Hüzün mü olacak gecem derken, köşeden dönen kırmızı araba ile sen  yüreğimin umudu oluyor. Dinliyorum, sensin biliyorum. Anahtarın sesi !!! Hoş geldin, hayatımın nefesi, gülümsemem, gözyaşım, dudaklarımın busesi hoş geldin TUZ TANEM
Sen gene bozuk sun ne yapsam olmuyor kaybediyorum seni anlam veremediğim bir yön bir olay var çözmeliyim bulmalıyım nedenini bizde kumrular gibi düşür sekte dalları, çalı çırpıları mutlu olmalıyız deniz kenarında sabahın doğan ışıkların da
24/12/2010 sabah 06,15 kordon

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder